Pages

23.09.2010

Film Ekimi 2010


Film severler için sonbahar'ın büyük beklentiler içinde geçmesine neden olan Film Ekimi, bu sene yine zengin bir programla karşımıza çıkıyor. Bu sene, Emek sinemasının yokluğunda, Atlas, Beyoğlu Sineması ve Maçka Cinebonus G-Mall'da izleyiciler filmler ile buluşacak. Kişisel tavsiyem, biletleri son güne bırakmadan temin
etmenzi yönünde çünkü geçen sene benim yaşadığım gibi istediğiniz filmlere bilet bulamayabilirsiniz.

Ayrıntılı bilgi ve filmler hakkında kısa özetler için: www.iksv.org/filmekimi


Bu sene izleme listesine aldığım ve tavsiye edebilceğim filmler şunlardır; (özetler ve bilgiler iksv.org'dan alınmıştır)

- SİHİRBAZ
L'ILLUSIONNISTE
Yönetmen: Sylvain Chomet

İngiltere-Fransa, 2010
35 mm / Renkli / 90'
İngilizce-Fransızca; Türkçe altyazılı

B 8 Cu. 11.00 / B 8 Cu. 16.00 / GM2 9 Ct. 13.30 / GM2 9 Ct. 19.00 / A 10 Pz. 21.30
Efsanevi Fransız mim ustası, yönetmen ve oyuncu Jacques Tati, ölümünden yıllar sonra beyazperdede yeniden can buluyor, ama bu kez çizgi film haliyle. Belleville'de Randevu filminin yönetmeni Sylvain Chomet'nin uyarladığı ve Berlin Film Festivali'nde dünya prömiyeri yapılan Sihirbaz, Tati'nin 1956'da büyük kızına bir mektup formunda yazdığı, çekilmemiş bir senaryosundan esinlenerek sinemaya kazandırılan bir canlandırma film. Meşhur Sihirbaz, bu sahne sanatının nesli tükenmekte olan son temsilcilerindendir. İskoçya'da bir köy barında sanatını icra ederken Alice adında masum bir kızla tanışır ve ikisinin de hayatı değişir. Sahnede onu izleyen Alice, yaptıklarının gerçek sihir olduğunu sanarak kahramanımıza hayran kalır


-JACK'İN KAYIK GEZİNTİSİ
JACK GOES BOATING
Yönetmen: Philip Seymour Hoffman
Oyuncular: Philip Seymour Hoffman, Amy Ryan, John Ortiz, Daphne Rubin-Vega

ABD, 2009
35 mm / Renkli / 89'
English; Turkish s.t.

B 8 Cu. 13.30 / GM2 9 Ct. 11.00 / A 10 Pz. 16.00 / B 11 Pt. 19.00 / GM5 12 Sa. 16.00
Bin bir surat, Oscarlı bir oyuncudan alışılmadık tarzda bir romantik komedi... Philip Seymour Hoffman'ın ilk yönetmenlik denemesi, New York sokaklarında aşkı ve kendilerini arayan iki çiftin ihanet ve dostlukla örülü öyküsünü anlatıyor. Bir tiyatro oyunundan uyarlanan Jack'in Kayık Gezintisi başrolünde, sahnede de olduğu gibi limuzin şoförü Jack rolünde Hoffman yer alıyor. Jack, yeni tanıştığı Connie'yle hem özgüvenini hem de yaşama arzusunu yeniden kazanmıştır. Connie sayesinde yemek yapmayı öğrenmeye karar vermiş, işini değiştirmeyi düşünmüş, hatta gölde kayıkla gezmek için yüzme dersleri bile almaya başlamıştır. Ne var ki, Connie'yle Jack yakınlaşırken dostları Clyde ve Lucy'nin evliliği kötüye gitmektedir.

- AĞAÇ
THE TREE
Yönetmen: Julie Bertuccelli
Oyuncular: Charlotte Gainsbourg, Marton Csokas, Morgana Davies

Fransa-Avustralya, 2010
35 mm / Renkli / 100'
İngilizce; Türkçe altyazılı

A 10 Pz. 11.00 / B 11 Pt. 16.00 / GM2 12 Sa. 13.30 / A 13 Ça. 11.00 / GM5 14 Pe. 21.30
Otar Gittiğinden Beri filmiyle tanınan Julie Bertuccelli'nin uzun zamandır merakla beklenen ikinci filmi, Cannes Film Festivali'nin kapanış gecesinde gösterildi. Filmin kahramanı sekiz yaşındaki Simone, yeni ölen babasının bahçelerindeki dev ağacın yaprakları yoluyla ona fısıldadığından emindir. Babası, kısa süre sonra onları korumak için geri dönecektir. Fazla zaman geçmeden, Simone'un annesi ve erkek kardeşleri de ağacın bu özelliğine inanır ve bu bu sayede kendilerini emniyette hissederler. Ancak anne, bir adamla görüşmeye başlayınca ailedeki hassas dengeler bozulacaktır. Duyguları incinen Simone, ağaçtaki tahta eve yerleşir; oradan inmemeye kararlıdır. Aile bu yeni durumu nasıl karşılayacaktır

- BAŞKA BİR YERDE
SOMEWHERE
Yönetmen: Sofia Coppola
Oyuncular: Stephen Dorff, Elle Fanning, Chris Pontius

ABD, 2010
35 mm / Renkli / 98'
İngilizce-İtalyanca; Türkçe altyazılı

A 8 Cu. 19.00 GALA / A 8 Cu. 21.30 GALA / A 9 Ct. 21.30 GALA
2010 Venedik Altın Aslan

Ünlü Amerikalı yönetmen Francis Ford Coppola'nın kızı Sofia Coppola'nın üçüncü filmi, Eylül ayında Venedik Film Festivali'nde büyük ödül Altın Aslan'ı kazandı. Coppola'nın çocukluk anılarından esinlendiği filmin başrolünde Blade filminin kötü vampiri Stephen Dorff yer alıyor. Filmde Dorff'un canlandırdığı, kızlar, alkol, arabalar ve hayranlarıyla gününü gün eden Hollywood yıldızı Johnnie Marco'nun yaşamı, on bir yaşındaki kızı Cleo'nun beklenmedik ziyaretiyle alt üst oluyor ve Johnnie ayaklarını yere basmak zorunda kalıyor. Amerika'dan önce Filmekimi'nde gösterilecek olan filmin hem senaryosunu yazan hem de yöneten Sofia Coppola, 2004'te Lost in Translation / Bir Konuşabilse ile En İyi Senaryo Oscar'ını kazanmıştı.

-HIRSIZLAR ŞEHRİ
THE TOWN
Yönetmen: Ben Affleck
Oyuncular: Ben Affleck, Jon Hamm, Rebecca Hall, Jeremy Renner

ABD, 2010
35 mm / Renkli / 124'
İngilizce; Türkçe altyazılı

A 14 Pe. 19.00 GALA / A 14 Pe. 21.30 GALA
Eylül ayında Toronto Film Festivali'nde dünya prömiyeri yapılan Hırsızlar Şehri, popüler aktör Ben Affleck'in ikinci yönetmenlik denemesi. Affleck, aynı zamanda başrolünü de üstlendiği bu kara filmde tıpkı babası gibi hırsızlığı kariyere çeviren Doug MacRay'i canlandırıyor. Doug ve ekibinin banka soygununda üzerlerine kimse yoktur; hem acımasız hem de dikkatlidirler. Soydukları son bankanın müdiresiyle aynı mahallede oturduklarını öğrendikten sonra kaçınılmaz olan gerçekleşir ve Doug, kadına âşık olur. Claire, onun soyguncu olduğundan şüphelenmezken Doug'ın kardeşi kadar yakın suç ortağı Jem, kuşku içindedir. Doug, iki taraftan birine ihanet etmeden bir seçim yapamayacaktır.

-İNSANLAR VE TANRILAR
DES HOMMES ET DES DIEUX
Yönetmen: Xavier Beauvois
Oyuncular: Lambert Wilson, Michael Lonsdale, Olivier Rabourdin, Philippe Laudenbach

Fransa, 2010
35 mm / Renkli / 120'
Fransızca; İngilizce ve Türkçe altyazılı

A 8 Cu. 13.30 / B 9 Ct. 21.30 / GM2 10 Pz. 13.30 / GM2 10 Pz. 19.00 / GM2 11 Pt. 11.00
2010 Cannes Büyük Ödül

Mağrip'te 1990'larda, dağların tepesinde bir manastır... Sekiz Fransız keşiş, Müslüman köylülerle yan yana huzur içinde yaşamlarını sürdürüp giderlerken yaşadıkları ülke birden karışır: Yabancı işçiler köktendinciler tarafından katledilmiş, şiddet olayları bölgeye hâkim olmuştur. Yaklaşmakta olan tehlikeye rağmen keşişler, bedeli ne olursa olsun yerlerinden kıpırdamamaya kararlıdırlar. Ordu onlara koruma teklif eder, ama keşişler bunu da reddeder. Bir süre sonra, kaçınılmaz olan başlarına gelir ve militanlar manastırı basar. Keşişler pes etmese de artık aralarında anlaşmazlıklar vardır: bazıları kalmaya kararlıdır, bazıları gitmek ister. İnanç ve fanatizm hakkında ağırbaşlı bir başyapıt...

20.09.2010

Les Aventures extraordinaires d'Adèle Blanc-Sec (2010)


Fransız yönetmen Luc Beson beni yine şaşırttı. Çok değil daha bir ay önce, From Paris With Love filmi ile benden çokça eleştiri almıştı. Ama, yeni filmi les extraordinaries avantures d'Adele gerçekten çok eğlenceli ve güzel bir film. Filmin, öncelikle bir çizgi roman uyarlaması olduğunu belirmek istiyorum.Besson, Jacques Tardi'nin eserini aslına sadık kalarak sinemaya aktardığını ve yazarı çok zor ikna ettiğini açıklamış. Fantastik-komedi dalında son senelerde izlediğim en iyi filmlerden bir olan, Adele'nin Olağanüstü Maceraları aynı zamanda görsel bir zengiklik de sunuyor. 1912 yılında geçen film, maceracı yazar Adele Blanc-Sec'in macerlarına odaklanıyor.Adele hastalığına çare bulunamayan kardeşi Agathe'yi kurtamak için, Mısır'a gidip 2.Ramses'in doktorunun mumyasını bulmaya çalışır. Mumya'yı bulup onla birlikte Paris'e kadar gelir ama onu canlandırabilecek tek kişi olan Esperandieu idam cezasına çarptırılmıştır. Adele bir yandan Esperandieu'yu hapisten kurtarmaya çaışırken, bir yandan da Paris'i birbirine katan 136milyonluk bir yumurtadan çıkan dinozor cinsinide ehlileştirmek durumundadır. Adele bütün hepsini başarır ama bu sefer hiç beklemediği bir süprizle karşılaşır. Fantastik-komedi seven herkese tavsiye edebileceğim, sinemalar da izlenecek güzel bir film. iyi seyirler

19.09.2010

12:08 East of Bucharest (2006)


İş nedeni ile yıllardır Romanya'ya gidip gelmişimdir. Bu süreç 2005'den bu yana da devam etmektedir. Bu ziyaretlerimde sürekli olarak Rumen'ler den devrim hikayelerini dinledim ve Çavuşesku dönemine ait bilgiler edinmeye çalıştım. Hepimizin bildiği üzere, Romanya 22Aralık 1989'da çok kanlı bir devrim ile Kominizm'den çıkıp yeni dünya düzeni olan Liberalizme giriş yaptı. Tam olarak bu devrimin üzerinden 20yıl geçti, Romanya bir AB ülkesi oldu ama değişmeyen ve aynı kalan ve için için Kominizmi hissettiren o kadar şey var ki bu ülkede, gidip görülmesi gerekir. Yıkılıcak gibi görünen harebe gibi evler, fakirlik, şehirler arası birçok yolun tek gidiş tek geliş olması vs. Hatta konuştuğum ve sayısal olarak belirtmem gerekirse halkın %60'ı eski yönetimin daha iyi olduğunu söylemekte ve devrim'e sayıp sövmektedir.

Neyse bu kadar genel bilgi verdikten sonra filme geçşek iyi olur, film 2006yapımı. Fimin, yönetmenliğini ve senaryosunu ülkenin yükselen ismi, Corneliu Promboiu üstleniyor. Bükreş'in doğusunda kalan küç bir kasaba da yerel bir televizyon da sunucu olan Jderescu, devrimin 16.yılında bazı soruların cevabını aramaktadır. Cevabını aradığı sorular ise şunlardır, kasaba da gerçekten devrim oldu mu? yani Çavuşesku saat 12.08 'de Timişora'da öldürülmeden önce bi ayaklanma oldu mu? ve olduysa başrollerde kim vardı? Bu cevapları yanında ki iki konuğuyla almak isteyen, Jdrescu'nun programı bi süre sonra tam bir balkan insanı davranışlarının kesiti olarak gözümüze çarpar. Konuklarına, hemen parlayan sunucu, sunucuya küsüp programı terk eden konuklar, telefondan sunucuyu tehdit eden bir seyirci vs.

Durum komedisinin iyi bir örneği sayılabilecek bu film, zaman zaman öne çıkan absürd ve dram öğeleriyle de dikkat çekiyor. Devrim sürecinin içine girmeyen, daha çok insanların devrim günü ne yaptıklarını sorgulayan siyasi film olmaktan uzak bir yapım. Herkese tavsiye edebileceğim,ama özellikle, Romanya ve Balkan filmlerini ve insanlarını sevenlerinin kaçırmaması gereken bir film. İyi seyirler.

15.09.2010

The Expendables (2010)



Afişlerini görünce, koca koca isimleri aynı filmde birleştiren bu film için ister istemez büyük bir beklenti oluşuyor. Ama, daha yazımın başından söylüyorum film tam bir hayal kırıklığı. Sylvester Stallone'nun hem yönetip hemde başrolünde olduğu bu yapım, bir grup paralı askerin maceralarını anlatıyor. Herbiri ayrı yeteneklere sahip ve ölümsüzlük iksiri içerek doğmuş bu arkadaşlar, Güney Amerika'da ki bir adayı yönetmekte olan diktatör generali yıkmakla görevlendirilirler. 6000 kişilik bu adada nerdeyse bir tugay dolusu asker vardır (nasıl oluyosa bu?) ve bizim paralı askerler hepsini altüst edip adayı kurtarıp evlerine geri dönerler. Son derece basit ve başarısız bir senaryoya bide gerçeklikten son derece uzak detaylar eklenince, film gerçekten çekilmez bir hal alıyor. Yazık olmuş, sen Jason Statham'dan, Jet Li'si ne, Micky Rourke'dan Bruce Wills'e kadar bi cast oluştur ve çıkan sonuç sıfır olsun. Neyse, bu kadar eleştiri yeter:), sonuç olarak tavsiye edilecek bir film değil. Tavsiyem boşuna zaman kaybetmemeniz...

7.09.2010

Funny Games U.S (2007)



Haneke 1997 yılında çevirdiği ve bir kült haline gelen filminin tekrar çevrimi için Amerika'yı tercih etmiş. Film, mekan ve oyuncular hariç ilk filmle nerdeyse birebir aynı. Sadece, herşey 1997 model değil de 2007 model diye düşünebilirsiniz. Oyuncu kadrosunda ise şu isimler var, Naomi Watts, Michael Pitt ve Tim Roth. Psikolojik-şiddet filmleri arasında, kendine has yapısı ve senaryosu ile dikkat çekiyor film. Öncelikle, şunu belirtmek istiyorum hayatınızda bu kadar sinir bozucu bir film kesinlikle izlememişsinizdir. Ayrıca, filmin ön plana çıkardığı şiddet objeleride çok dikkat çekici, golf sopası, yastık kılıfı ve yumurta gibi. Film, klasik bir müzikle başlıyor, hali vakti yerinde olan küçük bir aile, göl kenarında ki yazlık evlerine gitmek üzere yol alıyorlar. Tek amaçları, biraz golf oynamak, yelkenlilerine binmek ve zengin komşuları ile görüşmek olan bu aileyi, hiç beklemedikleri süprizler beklemektedir. Yan komşularının önünden geçerken, son derece nazik ve kibar iki genç ile tanışırlar, komşuları gençleri aile dostları olarak tanıtır ve olanlar olur. Evin hanımı mutfakta yemek yaparken, tık tık kapı çalar, kapıda ki genç nazik ve kibar bir dille 4tane yumurta ister ve olaylar birbirini izler. İki psikopat genç, amaçları bile belli olmadan aile ile oyun oynamaya başlar. Ve, deyim yerindeyse analarından emdikleri sütü burunlarından gelir... Sonuna kadar sizi, ekrana kitleyen, zaman zaman sizinde filmin içine dahil olduğunuz, muteşem bir gerilim. Tavsiyem, ilk önce 1997 yapımı filmi izleyip sonra U.S versiyona geçmeniz. Ben tam tersini yapmıştım, oda olur gerçi:) iyi seyirler

6.09.2010

Man Som Hatar Kvinnor (2009)

'Ejderha Dövmeli Kız'



İsveçli gazeteci-yazar, Steig Larsson'un aynı adlı eserinden beyaz perdeye aktarılan film, bu seneki İstanbul Film Festivalin de ilk olarak seyirci ile buluştu. Çok isteme rağmen bende bilet bulamadığımdan dolayı gösterimi kaçırmıştım. Ama, geçenlerde film elime geçti ve inanılmaz bir zevkle bir solukta filmi izledim. Film bittiğinde gözlerime şaşırdım çünki, tam tamına 2saat 32 dakika geçmişti ve ben bu sürenin nasıl geçtiğini anlamamıştım. İşte, böyle sürükleyici bir yapım olmuş, Ejdeha Dövmeli Kız. Filmin yönetmenliğini, Neils Arden Oprev üstleniyor. Başrollerde ise, Noomi Rapace ve Michael Nyqvist var.



Konuya gelirsek eğer, Michael Blomkvist son dönemde başı öne sürdüğü bir kaçakçılık olayından dolayı derde girmiş bir gazetecidir. Bir şekilde öne sürdüğü savlar hakim tarafından kabul edilmemiş ve iftiradan 6ay hapis cezası almıştır. Tam, bu noktada büyük bir hayal kırıklığı yaşayan Michael'e sıradışı bir teklif gelir. Ülkenin, en zengin ailelerinden birine mensup olan Henrik Vanger, 1966 yılında arkasından hiçbir iz bırakmadan kaybolan yeğeni Harriet'ın kayboşunda ki sırrı aralaması için Micheal'a teklif götürür. Micheal teklifi kabul eder ve çalışmaya başlar. Bu sırada, Vanger için çalışan hacker Lisbeth Salander (Ejderha Dövmeli Kız), Micheal'ın çalışmalarını kaçak bi şekilde takip etmekte ve belli noktalarda ona yardım etmektedir. Sonuçta, ortada tüm bir aileyi şüpheli noktasına getirmiş bir kaybolma hikayesi ve sapıkça işlenmiş birbirine bağlı cinayetler bulunmaktadır. İşte, bu noktada bir süre sonra, Lisbeth'de Micheal'ın çalışmalarına katılır ve olaylar iyice içinden çıkılmaz bir hal alır. Ortada, çözüm bekleyen seri cinayetler , sapık ruhlu bir katil ve bulunması gereken kayıp bir kadın vardır...



Son yıllarda izlediğim en iyi, suç-gerilim filmlerinden biri diyebilirim. İsveç'in
soğuk coğrafyasında, insanı kendine çeken bir cinayet filmi olmuş. Bazı yerlerde verdiği, İsveçte'ki ırkçılık ve cinsel istismar örnekleri gerçekten çok dikkat çekici. Bildiğim, kadarı ile film 17 eylül'de vizyona giriyor, kesinlikle gidip izlemenizi tavsiye ediyorum, memnun kalacaksınız:)

3.09.2010

Man On Fire (2004)



Tek başına bir adam, ordudaki özel bir birlikten yıllar önce emekli olmuş, herşeyi bir kenara bırakmış ve Mexico City'de zengin bir ailenin kızı olan Pita'yı koruma görevini üstlenmiştir. Aslına bakarsanız konu oldukça klişe gibi duruyor, yani buna benzer birçok Türk filmi ya da Amerikan 2.ci sınıf filmler izlemişsinizidr. Ama Creasy rolunde ki Denzel Washington ve Pita rolünde ki Dakota Fanning'in uyumu gerçekten mükemmele yakın ayrıca ikisinide filmde ki oyunculukları ile birçok otoriteden olumlu not almışlardır. Filmin bu kadar ön plana çıkmasında ki, ikinci en önemli faktör ise muhteşem müzikler. Özellikle, Carlos Varela'nın Una Palabra adlı şarkısı yıllardır herkesin diline pelesenk olmuş, en iyi film müziklerinden biridir.
Konuya dönersek eğer, koruma görevlisi Creasy ve Pita arasında zamanla arkadaşlık ötesinde bir bağ oluşur. Pita birgün okul çıkışı, fidyeciler tarafından kaçırılınca olanlar olur ve Creasy küçük kızı bulabilmek için eski intikamcı kişiliğine geri döner ve olaylar birbirini izler... Dediğim gibi konu sıradan ve klişe ama oyunculuklar, müzikler ve görsellik açısından gerçekten doyurucu.Kesinlikle izlenmesi gereken bir film diyebiliriz. İyi seyirler.

67.Venedik Film Festivali



Geçtiğimiz yıllar itibarı ile büyük bir gelişme gösteren Venedik Film Festivali bu yılda adından bayağı bir söz ettirecek gibi. 01-11 eylül tarihleri arasında yapılacak festivalin, 'Altın Aslan' ödülü juri başkanlığını, Quentin Tarantino yapacak. Ayrıca, en iyi ilk filme verilecek 'Luigi De Laurentiis' ödülünün juri başkanlığını da Fatih Akın üstlenecek.

Festivalin başlangıç filmi ise, Darren Aranofsky'nin Black Swan filmi ile yapılacak. 2008'de Aranofsky, The Wrestler filmi ile Altın Ayı ödülünü almıştı. Festivalde yarışacak olan filmlerin çoğu, İtalyan ve Amerikan yapımı. Türkiye'den yarışma bölümünde film yok ama, yarışma dışı olarak Seren Yüce'nin, Çoğunluk adlı filmi gösterilecek.

İŞTE YARIŞMA FİLMLERİ:

-“Black Swan,” Darren Aronofsky (Açılış Filmi)
-“Promises Written in Water,” Vincent Gallo, Amerika
-“La Pecora Nera,” Ascanio Celestini, İtalya
-“Somewhere,” Sofia Coppola, Amerika
-“Happy Few,” Antony Cordier, Fransa
-“The Solitude of Prime Numbers,” Saverio Costanzo, İtalya/Fransa/Almanya
-“Silent Souls,” Aleksei Fedorchenko, Rusya
-“Road To Nowhere,” Monte Hellman, Amerika
-“Balada Triste de Trompeta,” Alex de la Iglesia, İspanya/Fransa
-“Venus Noir,” Abdellatif Kechiche, Fransa
-“Post Mortem,” Pablo Larrain, Şile/Meksika/Almanya
-“Barney’s Version,” Richard J. Lewis, Kanada/İtalya
-“We Believed,” Mario Martone, İtalya/Fransa
-“La Passione,” Carlo Mazzacurati, İtalya
-“13 Assassins,” Takashi Miike, Japonya/İngiltere
-“Potiche,” Francois Ozon, Fransa
-“Meek’s Cutoff,” Kelly Reichardt, Amerika
-“Miral,” Julian Schnabel, Amerika/Fransa/İsrail
-“Norwegian Wood,” Tran Anh Hung, Japonya
-“Attenberg,” Athina Rachel Tsangari, Yunanistan
-“Detective Dee and the Mystery of Phantom Flame,” Tsui Hark, Çin
-“Three,” Tom Tykwer, Almanya


YARIŞMA DIŞI FİLMLER:

-”The Return of Chen Zhen,” Andrew Lau, Çin/Hong Kong (Bruce Lee’ye atfen)
-Machete,” Robert Rodriguez, Amerika (Açılış Geceyarısı Filmi)
-The Tempest,” Julie Taymor, Amerika
-
”Vittorio racconta — Una vita da Mattatore,” Giancarlo Scarchilli, İtalya
-The Town,” Ben Affleck, Amerika
-I’m Still Here: the Lost Year of Joaquin Phoenix,” Casey Affleck, Amerika
-Sorelle Mai,” Marco Bellocchio, Amerika
-“Niente Paura — Come siamo come eravamo e le canzoni di Luciano Ligabue,” Piergiorgio Gay, İtalya
-“Dante Ferretti — Production Designer,” Gianfranco Giagni, İtalya
-“Notizie degli Scavi,” Emidio Greco, İtalya
-“The Last Movie” (1971), Dennis Hopper
-“Gorbaciof,” Stefano Incerti, İtalya
-“That Girl in Yellow Boots,” Anurag Kashyap, Hindistan
-“Showtime,” Stanley Kwan, Çin
-“Sei Venezia,” Carlo Mazzacurati, İtalya
-“Zebraman” (2004), Takashi Miike, Japonya
-“Zebraman 2: Attack on Zebra City,” Takashi Miike, Japonya
-“The Child’s Eye 3D,” Oxide Pang and Danny Pang, Çin/Hong Kong
-“Vallanzasca – Gli angeli del male,” Michele Placido, İtalya
-“All Inclusive 3D,” Nadia Ranocchi and David Zamagni, İtalya/Avusturya
-“Raavan” (Tamil version), Mani Ratnam, Hindistan
-“1960,” Gabriele Salvatores, İtalya
-“La prima volta a Venezia,” Antonello Sarno, İtalya
-“A Letter to Elia,” Martin Scorsese and Kent Jones, Amerika
-“Shock Labyrinth 3D,” Takashi Shimizu, Japonya
-“L’ultimo Gattopardo: Ritratto di Goffredo Lombardo,” Giuseppe Tornatore, İtalya
-“Passione,” John Turturro, İtalya
-“Lope,” Andrucha Waddington, İspanya/Brezilya
-“Space Guy,” Zhang Yuan, Çin