Pages

10.01.2010

Avatar



En sonunda istediğim seansta ve istediğim salonda, Avatar'ı izleme şerefine nail oldum. Yönetmen ve senarist James Cameron, daha önce Terminatör ve Titanic filmleri ile büyük bir başarı ve popülerite yakalamıştı. Ama, belkide bu filmle yıllar boyu unutulmayacaklar arasına çoktan girdi bile. Üç boyutlu sinema teknikleri ile üretilen ve bügüne kadar yapılmış, en yüksek bütçeli film olan Avatar'ı izlerken, yönetmen Cameron'ın hayalgücüne ve sinema diline hayran kalmamak elde değil. Filmin oyuncularına geldiğimiz ise şu isimler karşımıza çıkıyor; Sam Worthington, Zoe Saldana, Giovanni Ribisi ve Sigourney Weaver. Ben, oyunculuklar adına çok kayde değer bir performans göremedim ve bu zaten çok normal gibi gözüküyor. Çünkü, film oyuncu performanslarına odaklı değil, teknolojik altyapı ve görsel şiirsellik herşeyin önüne geçiyor.



Film, dünyadan çok uzakta Pandora adlı bir gezegende geçiyor. Değerli taşlar ve madenlerin zenginliği, insanoğlunu bu gezegene çekmiş ve bir özel şirket adına araştırmalar başlamıştır bile. Pandora'da büyük bir uzay üstü kuran bu şirket, bilim adamları ve paralı askerlerden oluşan bir gruptur. İnsanların, maskesiz nefes alamadığı bu topraklarda, nefes alabilecek ve araştırma yapabilecek bireylere ihtiyaç vardır. Bunu çözümününde ise, yarı Na'vi(Pandora'lı insana benzeyen canlı) ve yarı insan DNA'sından oluşan ve dışardan kontrol edilebilen genetik harikalar oaln Avatar'lar yatar. Jake Sully, tekerlekli sandalyeye bağlı bir savaş gazisidir ve programa gönüllü olarak katılır. Daha ilk andan, fonksiyonunu kaybeden bedenine farklı bir formatta bile olsa, kavuşmanın keyfini yaşayan Sully, Na'vi insanlarının arasına sızmakla görevlendirilir. Görevini başarıyla yerine getirmeye çalışan Jake, savaşçı ve asi ruhu ile zamanla Na'vi'lere kendini kabul ettirier ve onlardan biri olmayı başarır. Bu sırada, Na'vi kabile reisinin kızı Neytiri'ye de aşık olur ve görevinin gereklerini ertelemeye ve hatta saf değiştirmeye bile başlar. Bu arada, şirketin askeri birlikleri çoktan gezegenin en kutsal ve maden açısından en değerli alanlarını bombalamaya başlamıştır bile. Zaman, Na'vi'lerin bağımsızlık ve özgürlük için savaşma vaktidir ve yarı insan yarı Na'vi, Avatar Jake'de çoktan safını bellemiştir...



Birçok otorite, filmi bir devrim niteliğinde görmekte. Bende, bu düşünceye katılıyorum, gerek görüntü zenginliği ve yenilikleri, gerekse de ilk defa yüksek bütçeli bir Hollywood filminde ezilen halkın, iyi ve galip gösterilmesi beni çok şaşırttı. Filmde ki politik mesajlarda, Amerika'nın işgal ettiği kültürlerde ve ülkelerde ki günahlarını çıkarma çabası, birçok kez gözümüze de çarptı. Ayrıca, yönetmen James Cameron'ın hayalgücü ve sinema dili de takdire şayen. Her yönü ile 2009'a damga vurmuş bir film, izlemeyen herkes bir an önce izlesin, mümkünse 3D'ile :)

3 yorum:

equinox dedi ki...

gecen pazar gunu beklentilerimi cok yuksek tutmadan gidip izledigim filmde sonuc benim icin pek surpriz degildi:

Saman kabilelerinin bugun yarim yamalak da olsa okudugumuz inanc sistemlerinden araklanmis, islense (tabii ki islenmemis) muthis felsefi ve politik derinligi olabilecek fikir parcaciklarini bol amerikan filmi klisesi ve aksiyon sahnesi sosuna bulayip sunuyor film.

yersen...

teknik altyapi ve muazzam gorsellik sayesinde kolayca hazmediliyor.

dikkat dagitmadan surukluyor, iyi bir pazar gecesiydi diyorsun, ve film bitiyor.

Fakat, ustaca yaratilan Na'vi karakterleri, ince bedenleri, kivrak hareketleri ve muhtesem atlarin ve ejderhalarin uzerinde topraklarini savunmak uzere cigliklar atarak olume kosuslari ile bir sure daha bellekte dolasiyor.

kabileye yeni kabul edilen kisinin cevresinde, her uyenin elini bir digerinin gogsune koyarak olusturulan, icten disa genisleyerek herkesi kapsayan Na'vi agi/danteli de bellegimde kalan guzel karelerden.

amerikan film endustrisinin gunah cikartma gibi bir kaygisi oldugunu sanmiyorum. ama para kaygilari var.:)
sinekiyatri blog yazilarinin birindeki okuyucu yorumuna hakveriyorum. yerliler kazandi cunku avatar 2 ve hatta avatar 3'u cekmek icin altyapi gerekiyordu. :-)

bol sinemali gunler...

Hect. dedi ki...

Değişik bir balış açısından bakmışssın, ve bazı noktalarda sana katılmamak elde değil. değerli yorumun için teşekkürler.

Unknown dedi ki...

Bugün ikinci kere gittiğim film. Değinmeden geçemeyeceğim, Zoe Saldana'nın oyunculuğuna bir kez daha hayran kaldım. Hatta bir de aşık oldum. Hatta Zoe'ye Na'Vi kostümü giydirip, biblo diye koyup izleyesim var. :)