500 Days of Summer, bu yılın en çok dikkat çeken romantik-komedilerin den biri. Sıradanlaşmış bu tarza, yeni bir soluk getiren ve ortaya başarılı bir sonuç çıkartan bir yapım. Dediğim gibi film sıradan bir romantik-komedi değil, beklentilerinizi bu yönde tutun. Ortada ne bir romantizim var ne de bir komedi. Daha çok aşkı ve genç yetişkinlerin ilişkilerini analiz eden ve aşkı rasyonel temellere oturtmaya çalışan bir film. Aşka inanan, romantik ve The Graduate filmini izleyerek büyümüş bir adam ve küçük yaşta ailesinin boşanması ile birçok gerçekle yüzleşmiş ve aşka inancını kaybetmiş bir kadın. Her ne kadar birbirlerine uymasalar da bir şekilde tanışan bu ikili, adını koymadıkları bir ilişki içine girerler.Bu ilişki içinde yaşanan günler, kronolojik sırayı takip etmeden izleyiciye aktarılıyor. Summer ile Tom zaman zaman birlikte müzik marketleri geziyor, zaman zaman İKEA'da el ele dolaşıyor ve zaman zaman da sinemaya gidiyorlar. Bu süre içinde Tom, Summer'a deli gibi aşık oluyor. Fakat, Summer aynı duyguları ona karşı hissetmiyor, ona göre birine ait olma düşüncesi çok saçma geliyor. Aniden, Tom'dan ayrılan Summer, hiç bir değişiklik yokmuş gibi hayatına devam ederken. Tom tam anlamıyla yıkılıyor ve nerdeyse tüm hayattan kendini izole ediyor. İşte bu noktada bile filmin, klasik bir romantik-komedi olmadığı anlaşılıyor. Çünkü, bu filmde acı ceken , duygusal, iki gözü iki çeşme bir kadın yok, bu filmde, aşka ve hayata daha rasyonel bakan ve güçlü duruşu ile gönül ilişkilerinden etkilenmeyen bir kadın var. Türe, yeni bir soluk getiren bazı noktalarda Woody Allen filmlerine anımsatan, ve birçok sinemaseverden olumlu eleştiri alan bir film. Tavsiye ederim, iyi seyirler...
8 yorum:
yorumunuza sağlık, filmi de müziklerini de tavsiye ederim ben de..
yılın en değerli filmlerinden...
Teşekkür ederim. Bnde senin yorumunu beğenerk okudum. Film çok güzel zaten, kötü yorum yapmak imkansız.
Kendi bloğumda da yazdım.District 9 ve Moon ile birlikte şu ana kadar ki en iyi 3 filmden biri olmuş.
ben de teşekkür ederim :) evet kötü yorum yapmak çok zor bu filme ;)
bu filmi izlediğimde vay be dedim kendi kendime. hakikaten sağlam bir kurgu ve gerçekçi bir yapısı var diye düşünmeden edemedim. rasyonellik hakkında bahsettiğiniz kısımlar gayet doğru. üstüne üstlük bizim kızsız adam gibi salya sümük odaklı filmlerimiz aklıma gelince günümüz Türk sinemasından biraz daha soğudum.
müzikler ise tartışılmaya değmez. the smiths bu sayede körpe beyinlere girmiştir diye düşünüyorum.
film bir harika herkez bu filmden kendine pay çıkarabilir:)
it's love, it's not Sanra Claus :)
Sevmeyen tek tük insandan biriyim sanırım. 7 verdim ben filme. Benim için fazla bile aslında bu filme. :)
Teşekkürler.
Yorum Gönder