Nick Hornby'nin aynı adlı romanından uyarlanmış bu film, zamanla romatik-komedi tarzında kült bir film haline gelmiştir. Filmi bir şekilde benzetmek gerekirse, Bridget Jones'un kadınlar için nasıl bir önemi varsa, High Fidelity'nin de erkekler için öyle bir önemi vardır. Her erkeğin başından geçebilecek hayal kırıklıkları, aldatılmalar, terk edilmeler o kadar gerçekçi bir şekilde anlatılmışki, insan bir süre sonra kendi yaşadıklarından ufak kesitlerde bulabiliyor. Eski aşklar, yeni aşklar, sadakat, terk edilme ve bir erkeğin hayatının kadınında emin olma çabası, bir çok ironi ile dolu bir film. Başrol oyuncusu, John Cusack'ın birçok sahnede, kameraya karşı konuşması, bir süre sonra sizde film izliyor değilde, sanki bir arkadaşının derdini dinliyormuş havası doğurabilir. Oyuncu kadrosu ise şu isimlerden oluşuyor; John Cusack, Catherine Zeta-Jones, Tim Robbins ve Jack Black... Basitçe konuyu anlatmak gerekir ise; Chicago'da 2.el plak dükkanı bulunan Rob( Cusack) zamanın çoğunu bu müzik markette geçirmekte ve sürekli bazı konuları temel alarak Top5 listeleri hazırlamaktadır. Taki, hayatının kadını gibi gördüğü sevgilisi Laura onu terk edene kadar. Büyük bir şokun içine giren Rob, bu sefer hayatındaki terk edilişlerinin Top5'ini yapmaya başlar ve daha önce biten ilişkilerinin neden bittiklerini hatırlamaya çalışır. Ve bu sayede geçmişte yaptığı hataların farkına varmaya başlar, bir yandan da Laura'yı tekrar kazanmak için büyük de bir çaba sarf eder. Gerçekten müthiş bir film, dediğim gibi her erkeğin izlmesi gereken ve baş ucu filmi yapması gereken bir yapıt. Ayrıca o müthiş karmaşık yapı ; insan kimyasının da sorgulandığı ender filmlerden, Rob , Laura 'ya olan kimyasal çekimini o kadar güzel anlatıyor ki, ona göre dünyanın en güzel gülen kadını Laura, o gülerken sanki bütün vücuduyla gülüyor... 2000li yılların en başarılı romatik-komedi filmlerinden biri, şiddetle izlenmesi gerektiğini savunuyorum...
imdb puanı: 7.6
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder