Pages

25.01.2011

Bilmiyorum, Yaşamakta mısın,Öldün mü?


Bilmiyorum,yaşamakta mısın,öldün mü?
Dünyada bir yerlerde bulabilir miyim seni
Yoksa,akşamın yaslı karanlığında
Bir ölüyü mü düşünmeli...

Her şey senin için:Gün boyunca dualarım.
Uyuşturan ateşi uykusuz gecelerin;
Şiirlerimin beyaz sürüsü,
Ve mavi yangını gözlerimin...

Hiç kimse daha yakın olmadı bana,
Hiç kimse böylesine üzmedi beni,
Acıya salıp gidenler bile,
Okşayıp bırakanlar hatta.

(çeviren:Ataol Behramoğlu)

Anna Ahmatova

11.01.2011

Canımı veririm...


Şems-i Tebrîzî hazretlerinin gitmesi Mevlânâ’yı çok üzmüştür. Günler geçtikçe ayrılık acısına sabredemiyor, kendisinde tahammül edecek bir hâl bırakmıyordu. Şems’in ayrılık hasreti ve muhabbeti ile yanıyordu. “Şems! Şems!” diyerek ciğeri yakan kasîdeler söylüyor, göz yaşlarıyla dolu yazdığı mektupları Şam’a, Şems-i Tebrîzî hazretlerine gönderiyordu. Eğer bir kimse; “Şems-i Gördüm.” diye yalan söylese, ona müjdelik olarak üzerindeki elbisesini verirdi. Bir defâsında birisi; “Şems-i Tebrîzî’yi Şam’da gördüm. Sıhhati yerindeydi.” dedi. Mevlânâ, ona elinde bulunan ne varsa hepsini verdi. Orada bulunanlardan biri; “O, Şems-i Tebrîzî’yi görmedi. Yalan söylüyor” deyince, Mevlânâ da; “Ona verdiğim bu elbiseler, sevdiğimin yalan haberinin müjdesidir. Onun hakîkî haberini getirene canımı veririm.” diye cevap verdi.

10.01.2011

Eyvah Eyvah 2 (2011)


Bazen iyi bir film yapmak için, milyon dolarlak harcamak, Amerikalara gitmek ya da kocaman ilanlarla filmi pazarlamak gerekmez. Bazen, sıcacık bir hikaye, içine biraz Ege, biraz da güzel insan hikayeleri ekleyerek muhteşem bir sonuç elde edilebilir. İşte Eyvah Eyvah 2, bu özellikleri sonuna kadar taşıyan bir film. Yada ben duygusal davranıyor olabilirim. Çünkü, annanem ve dedem birer Çanakkale'li olararak yıllardır Geyikli'de oturuyolar ve benim çoçukluğum ve gençliğimin yaz ayları hep bu filmin sahnelerinde gördüğünüz o güzelim yerlerde geçti. Neyse bu kadar kişisel enformasyon ve nostalji yeter:) Filme geri dönersek eğer, ilk filmin oyuncu kadrosu ile ikincisi nerdeyse aynı. Senaryo ve yönetmen de değişmemiş. İlk filmde, babasını sağ salim bulan Hüseyin Badem içi rahat bir şekilde Geyikli'ye ve Müjgan'nına dönmüştür. Hatta yanında sevgili Firuzan Abla'sını bile getirmiştir. Tam aşkını, Müjgan'a açmaya karar veren Hüseyin'in karşına bu sefer de birsürü engel çıkar. Sağlık ocağına yeni atanan doktor, Müjgan'ın yarbay emeklisi babası ve insan tacirleri vs. Her detayı başarı ile işlenmiş, muhteşem oyunculukların görsel ziyafetler ile bütünleştiği bir film olmuş. Kuzey Ege, insanın kusursuza yakın doğası ve yaşantısı da filme çok başarılı bir şekilde yansıtılmiş. Filmden aklıma kalan detayları aşağıda sıralıyorum;

- trakyalı şhrek ve köy yumurtası:) Firuzan'ın, Hüseyin'e taktığı lakaplar.
- al kızını koy çuvala, salla salla vur duvara şarkısı:)
- emekli asker babanın, kendini kışlada sanan tavırları..
- ispanyol ismail'in zorlama ispanyol şarkıları
- özge borak'ın doğal ve sevimli gülücükleri :)
- dede rolünde ki salih kalyoncu'nun muhteşem oyunculuğu!!
- ve güzelim Çanakkale!!!

5.01.2011

Cyrus (2010)


Cyrus, drama yönü kuvvetli olan bir komedi filmi olarak öne çıkıyor. Mark ve Jay Duplass kardeşlerin birlikte çektikleri filmin başrollerini ise şu isimler paylaşıyor; Marisa Tomei, Jonah Hill, Jonhn C. Reilly ve Catherine Keener.

John (Reilly) 40'li yaşların sonlarında kendi halinde yaşayan, sürekli kaybeden olmaya alışmış bir erkektir. Boşandığı karısının başkası ile evlenme kararı alması John'un hayatını daha da içinden çıkılmaz bir hal almasına neden olmuştur. İşte tam bu anda, John bir davette Molly(Tomei) ile tanışır. Molly son derece seksi ve alımlı bir kadın olmasına rağmen kendi tabiri ile 'Shrek' John ile takılmaya başlar. Aralarında muhteşem bir utum başlasada karşılarında devasa bir sorun vardır. Cyrus (Hill) Molly'nin işe yaramaz , annesine tutku ile bağlı olan, tabiri caizse koca bir bebektir. Molly ise aşırı duygusal biridır ve Cyrus'a karşı bir zaafı vardır. Buna rağmen hayatında ki iki erkek arasında bir balans oluşturmaya çalışırken bu kocaman iki erkek çoçukça oyunlar ile onun tek hakimi olmak için savaşa çoktan tutuşmuşlardır bile.

Komedi unsurları çok göze batırılmayan. Bağımsız Amerikan Filmi havası heran hissedilen, ilginç mizah anlayışı ve oyunculukları ile dikkat çeken bir yapım. Kesinlikle tavsiye ediyorum, kaçırmayın derim...