Pages

8.11.2009

Good Bye Lenin



'BERLİN DUVARI'NIN YIKILIŞININ 20.YILI ANISINA'

Tekrar tekrar izlediğim ve her izlediğimde nerdeyse aynı zevki aldığım film sayısı bir elin parmaklarını geçmez. İşte o filmlerden biri de Good Bye Lenin. Son yıllarda yapılmış, en başarılı politik-dram'lardan biri.Ayrıca, dram ve politik öğelerin yanında komedi öğeleri de çokça kullanılmış.Bu durum filme çok eğlenceli bir hava katmış. 2003 yapımı filmin yönetmenliğini, Wolfang Becker üstleniyor. Oyuncu kadrosu ise şu isimlerden oluşuyor; Daniel Brühl, Katrin Sass, Maria Simon ve Florian Lukas.

Film, konu olarak yakın geçmişte Avrupa'nın ortasında yaşanmış dramatik bir olayı anlatıyor.2.Dünya Savaşı sonrası, hepimizin bildiği gibi Almanya ikiye ayrılmış ve birbirinden her yönden ayrı bu iki devleti Berlin'de bir duvar ayırmıştır. Soğuk savaş döneminin sonunda doğru, bütün Dünya üzerinde Sosyalizm güç keybetmiş ve nerdeyse Sosyalist Devletlerin çoğu yıkılmıştır. İşte bu yıkılan devletlerin içinde en önemlilerinden biri, Demokratik Alman Cumhuriyeti'idi(Doğu Almanya). Çocukluğumda izlediğim ve halen aklımda olan, Berlin Duvarı'nın yıkılış sahneleri ise gerçekten 1900'lü yılların en önemli olaylarından biriydi. Binlerce insan, duvarların üstünde çoşkuyla bir yandan duvarları yıkıp, bir yandan birbirleriyle kuçaklaşıyordu. Tabiki, herkes bu birşleşmeden mutlu değildi. Hayatını adadıkları, ülkelerinin yıkılışı birçok Sosyalist Alman'ı da büyük bir buhrana sokmuştu. İşte filmimiz kısaca bu konuyu ele alıyor. Alex Kerner, çoçukken babasının Batı Almanya'ya kaçışı ile kız kardeşi ve Annesi Christiane ile yaşayan ve bütün hayali kozmonot olmak olan bir çoçuktur. Babasının kaçışından sonra, annesi tüm zamanını ve varlığını Demokratik Alman Cumhuriyeti'ne adamıştır. Duvarın ykılışından birkaç ay önce kalp krizi geçiren Christiane, duvarın yıkılşına şahit olamamış ve gözlerine açtığın da artık bir başka ülkede yaşadığının farkında değildir. Doktorların tavsiyesi üzerine, Alex çok sevdiği annesine büyük bir şok yaşatmamak için, Doğu Almanya'nın yıkılışını gizlemeye karar verir. Annesinin son günlerinde onu mutlu etmek için elinden gelini yapan Alex, zaman zaman sahte televizyon haberleri düzenlemek için kamera arkasına , zaman zaman da turşu kabı bulmak için çöplerin arasında kendini bulmuştur. Beklediğinden pek kolay olmayan Doğu Almanya'yı sürdürme çabaları,izleyenlerin zaman zaman eğlenceli zaman zaman ise dramatik anlar yaşamasına neden oluyor...

Daha önce dediğim gibi, politik-drama tarzı ile komedi unsurlarını başarı ile birleştrimiş bir film. Yakın geçmişteki bu olayı, işleyiş biçimi de çok başarılı. Ayrıca, çok sevdiğim müzisyen Yann Tiersen'in filmin müziklerini üstlenmiş olması filme ayrı bir önem katıyor. Yann Tiersen yine muhteşem bir iş ortaya çıkarmış. Herkese tavsiye edebilceğim, muhteşem bir film, iyi seyirler...

3 yorum:

Dalgaları Aşmak dedi ki...

etkileyici ve son derece başarılı bir film bu. birşeylerin yok olma ve yerine gelen şeylerin adaptasyon(?) süreci zaman zaman komedi, zaman zaman da duygusal olarak bundan daha iyi anlatılamazdı sanırım. göze ısrarla sokulmaya çalışılan bir mesaj yok ama en ufak bir detayda bile bazı şeylerin ayrımına varabileceğiniz durumlar yaşıyorsunuz.

yani kısaca film gibi film.çok sevmiştim.

Hect. dedi ki...

Film gibi film, gerçekten çok haklısın. Mesaj, kaygısı kesinlikle gütmüyor, sadece oluşan durumu tarafsız bir şekilde değerlendiriyor. Her açıdan çok önemli bir film.

sui generis dedi ki...

elveda lenin gerçekten çok güzel bir filmdi aynı zamanda daniel brühl ve katrin sass güzel bi oyunculuk çıkarttıkları The edukators adlı filmide tavsiye ederim