Pages

20.04.2010

Okiribito (Departures)


Okiribito, 2009 yılında en iyi yabancı film Oscar'ını kaptğında pek bir şaşırmıştım. Çünkü, o sene Beşir'le Vals benim en büyük adayımdı. Ödülden sonra, gerçekten Oscar'ın yabancı film dalında, başka kriterleri olduğunu ve çok seçici davrandıklarını anladım. Aylar önce filmi almama ve çok merak etmeme rağmen, geçen hafta ilk defa izleyebildim filmi. Hafif bir dram ağı ile yoğrulmuş hafif bir film geldi bana. Başarıyı bir türlü bulamamış ve orta çaplı bir orkestrada çello çalan Daigo'nun traji-komik hikayesine şahit oluyoruz. Orkestra dağılınca, Daigo eşi Mika'yı yanına alıp doğup büyüdüğü kasabaya döner. Doğduğu evde birçok anı ile yüzyüze kalan ve onu terk etmiş babasını sürekli düşünen Daigo, bir yandan da iş bulma çabası içindedir. Rastlantı eseri gördüğü ilana başvuran Daigo, gittiği ofisin bir turizm acentası olduğunu düşünmektedir ama beklentileri gerçekleşmez ve yepyeni tabutlar onu ofiste karşılar. Aslında, başvurduğu işin ölü yıkama ve tören hizmeti olduğunu geçte olsa anlayan Diago işi almak istemez ama parası güzel olan bu iş onu bir şekilde içine çeker. İlk başlarda çok zorlansa da bu iş ona geçmişi ile bağlantı kurmasını sağlar, ölüler ve onları son yolculuklarında güzelleştirme sanatı onu cezbeder ve artık bu iş geçiçi bir işten öte, onun için bir tutku haline gelir. Hem müzikal hemde içerdiği duygusal ağ bakımından insani pek etkileyen, yer yer güldüren, insanlık dersi veren bir film. Japon insanı ve değerlerini iyi yansıtan ve son zamanlarda dejenere olma yönünde ilerleyen Japon gençliğine ders veren nitelikte bir film. Fedakar evlatlar, karılar, kocalar ve insanlar... Bu filmin içinde bolca insanlık var...

Hiç yorum yok: