Pages

5.04.2010

The Trotsky


Film festivalini Kanada yapımı "The Trotsky" ile açmış olduk.Gösterimin yapıldığı Yeni Rüya salonuyla ilgili bir yorumda bulunmayacağım çünkü ne desem eksik kalır.Sadece,daha önce hiç bu kadar kötü bir salonda festival filmi izlemediğimi belirteyim yeter.

Trotsky ya da ülkemizde bildiğmiz üzere Troçki,Kanada'nın Quebec eyaletinde yaşayan lise öğrencisi Leon'un "devrim" serüvenini konu alıyor.Leon kendisini ünlü Sovyet sosyalisti Lev Troçki'nin reenkarnasyonu olduğuna inandırmıştır ve hemen her hareketini Troçki'nin yaptıklarıyla karşılaştırarak biçimlendirmektedir.Kısa süren "devrimciliğine" babasının fabrikasında başlattığı boykotla başlar.Soluğu nezarette alır ancak,bu onu yıldırmaktan çok sevindirir çünkü devrimci eylemleri cezalandırıldıkça kendini Troçki'ye daha da çok benzetmektedir.Tipik burjuva alışkanlıkları gösteren ailesi ise Leon'un bu tavırlarına bir anlam verememektedir ve babası son çare olarak daha disiplinli bir eğitim alıp deyim yerindeyse törpülenmesi amacıyla oğlunu bir devlet okuluna yazdırır.Oysa bu Leon için bulunmaz bir fırsattır zira uğruna mücadele ettiği halk ile aynı çatı altına girme fırsatını elde etmiştir.İşte bu andan sonra maceramız başlar : Leon,okulundaki katı hocalara rağmen öğrenciler arasında örgütlenmeye başlamıştır ve okulu ele geçirmeyi kafasına koymuştur.

Trotsky,lafını esirgemeyen bir film ancak kesinlikle sıkıcı değil.Aksine çokta neşeli.Sanırım,bu kadar"suya sabuna dokunup" da can sıkmayan,üstelik gülümseten bir film daha bulmak zor olacaktır.Leon'un kısa devrim hayatında gördüğü gibi,devrim kesinlikle bireysel fedekarlıklardan daha fazlasını gerektiriyor,hatta bireysel çabalardan çok toplumsal bilinç ve özveriye ihtiyaç duyuyor.Ancak kitlesel bir hareket haline geldiğindeyse neredeyse elzem oluyor.Ezcümle,inanılmaz komik ve bir o kadar da düşündürücü bir film "The Trotsky"...

Oyunculuklara da ayrı bir paragraf açmadan bitirmeyceğim yazıyı.Özellikle Leon tiplemesiyle Jay Baruchel ve izleyenleri liseli bir ergene de aşık olunabileceğine ikna eden Emily Hampshire olağanüstü bir performans sergilemişler.

Hiç yorum yok: