Pages

25.10.2009

La Mome (Kaldırım Serçesi)


La Mome, uzun zamandır izlemek istediğim ama sürekli izlemeyi ertelediğim bir filmdi. Gerek filmin çok uzun olması, gerek biyografik filmlerden çok hoşlanmamam ve gerekse de filmin birçok eleştirmenden eksik not alması, beni filmden uzaklaştırmıştı. Ama herşeye rağmen o büyülü sesi çok sevmem ve biraz olsun onun hayatı hakkında gizli kalmış birşeyleri öğrenirim diye başladım izlemeye.

Filmin yönetmenlğini Olivier Dahan üstleniyor. Başrollerde ise, Marion Cotillard, Sylvie Testud ve Gerard Depardieu var. Film, genel olarak Edith Piaf'ın kırklı yaşlarına değiniyor. Piaf'ın hayatında ki, çalkantılar, içki ve kullandığı yanlış ilaçların onu nasıl 45 yaşında iken, 70 yaşında gibi gösterdiğini görüyoruz. Şahsen, benim o sahnelerde içim parçalandı öyle mükemmel bir sese sahip olan bir insanının genç yaşta düştüğü durum içler acısıydı. Ayrıca filmde, Piaf'ın çocukluğuna ve gençliğine ait birçok detayda bulabilirsiniz. Ya da ünlü boksör Marcel Cerdan ile yaşadığı tutku dolu aşk. Piaf'ın hayatına ait bütün bu noktalar, çok detaylı bir şekilde anlatılmış. Fakat, geri dönüşler ve ileri atlamalar inanılmaz kafa karıştırıcı. Piaf'ın gençlik yıllarından bir sahne izlerken bir anda son günlerine aktaran bir sahneye gidebiliyoruz. Genç yönetmen parçaları birleştirmekte gerçekten zorlanmış ve bence iyi bir iş çıkartamamış. En zorlandığı noktalarda, muhteşem oyunculuğu ile Marion Cotillard yardımına koşmuş. Cotillard, belkide hayatı boyunca unutamayacağı bir oyunculuk ortaya koymuş ve Oscar'ı da kapmıştır.

Eksik ve gedikleri ile her ne kadar başarısız bir film gibi dursada, Edith Piaf'ın kalıplara sığmayan hayatı ve o dillere destan sesi birçok şeyi görmezden gelip, filmi bitirmemize neden oluyor. Son sahnede(Olympia Konserinde), söylediği ve benim en çok seviğim şarkısı, Non je ne regrette rien, bence Edith'in hayatını en iyi şekilde özetliyor...


'Hayır! Hiçbir şeyden!
Hayır! Pişman değilim hiçbir şeyden!
Ne bana yapılan iyilikten, ne de kötülükten...
Hepsi bir benim için!'

6 yorum:

Eliza Doolittle dedi ki...

Aynen katiliyorum! Efsane Piaff sesi ve sarkilariyla inanilmaz duzeydeki Cotillard oyunculugunun sirtlayip goturdugu, bunun disinda kurgusuyla rahatsiz eden bi filmdi...

Hect. dedi ki...

Yorumun için teşekkürler. Gerçekten filmin kurgusu kötüydü, ama herşeye rağmen o büyülü sesin hatırına izlenebilir bir film:)

fafatuka dedi ki...

Merhaba ,
Filmin kurgusuna getirilen eleştirileri okuyunca yazmadan edemedim. La Mome, benim şimdiye kadar izlediğim en iyi biyografik filmdi, filmin ileri-geri gidip gelen kurgusunda da kafa karıştıracak bir nokta yoktu, tam tersine gerek olayın tarihini vermesiyle gerekse sahneler arasındaki bağlantılarla biraz dikkatli bir izleyen için çok hoş bir kurgu ortaya çıkarılmış. Oldukça çalkantılı, inişli çıkışlı bir hayatı anlatabilmek için de böylesi bir kurgu yakışırdı bence.

Film eleştirilmiş demişsiniz ama kurgunun sorun olması dışında diğer eleştirilerden bahsetmemişsiniz. Merak ettim, başka eleştirilen yönleri neydi filmin? Bu filmi ben çok sevdim de, biraz tepkisel davranıyor olabilirim, affola :) Naçizane ben de bir yazı yazmıştım bu harika filmle ilgili, okumak isteyenler için http://www.sinemalardan.com/dram/kaldirim-sercesi-la-vie-en-rose/

Hect. dedi ki...

fafatuka,

öncelikle, yazını okudum ve beğendim ama bence filmin çok etkisinde kalmışssın gibi geldi. Edith Piaf gibi birinin hayatı çok daha güzel aktıralabilirdi sinemaya. Hayatımda, kurgusunda bu kadar belirgin kopukluklar olan bir film izlememiştim. Bir anda Piaf'ın en mutlu gününden, en mutsuz gününe geçiş yapıyorsun ve bununla ilgili en ufak bir altyapı hazırlamadan, ve gerçekten Marion Cotillard'ın başarılı oyunculuğu olmasa asıl mesleği klip yönetmenliği ve ressamlık olan yönetmenin halini görmek isterdim. Herşey rağmen, dediğim gibi ortada Piaf ismi olduğu için, izlenebilir bir film. Eleştirinde bence, çok duygusal davranmışsın. Biyografik bir filmde bana göre, geçişlerle bu kadar oynanmaz ve kişinin hayatı hakkında hiç bilgisi olmayan insanlarda düşünülür ve kronolojik sıraya biraz dikkat edilir. Herşeye rağmen değerli eleştirin için teşekkürler...

fafatuka dedi ki...

Merhaba,
Öncelikle zahmet etmişsiniz, hem yazımı okumuş hem de mesajıma yanıt verdiniz, teşekkür ederim.

Filmin etkisinde fazlasıyla kaldığım doğrudur, zaten yukarıda da yazmıştım, Edith Piaf benim için çok özel bir kadın, dolayısıyla filmi o duyguyla izledim, bir hata da göremedim tabii. Kurgusunun çok da sorunlu olmadığı fikrini hâlâ taşıyorum (dediğim gibi inişli çıkışlı hayatına pek uyuyor bence), ama yazdığınız düşünceler de (biyografik bir eser olması, kronolojinin esas alınması gerektiği vb.)mantıklı.

Neyse, işlerinizde kolaylıklar dilerim, güzel bir blogunuz var.

sui generis dedi ki...

film gerçekten hoşuma gitti edith piaf'ın trajikomik anılarının süsledigi hayat çok güzel anlatılmış ama kronolojinin esas alınması olayına bende katılıyorum açıkca göze batan bi durum ama o güzel ses o kaldırım serçesi sizi ağlatabilir emin olabilirsiniz.Ayrıca eklemek istedigim bi şey daha var marion cotillard'ın bu filmdeki oyunculuğuna hayran kaldım zaten sergiledi performans aldıgı ödüllerle karşılığını buldu diye düşünüyorum bide jeux d'enfants filmindede aşırı derecede hayranlıgım vardır kendisine:)nese iyi seyirler..:)