Pages

17.09.2009

Before Sunset (Gün Batmadan)


Serinin ilk filmini (Before Sunrise) sizinle paylaşmıştım, birbirini tanımıyan iki gencin, Budapeşte-Viyana treninde tanışması. Her ne kadar, farklı kültürlerden ve farklı şeylerden zevk alsalarda bir gecede birbirlerine sırıl sıklam aşık oluşlarına şahit olmuştuk. Gece onlara küçük bir zaman dilimi tanımış ama onlar bu küçük zaman dilimine kocaman bir aşk sığdırmışlardı. Filmin, sonunda ise tren istayonunda 6 ay sonra aynı yerde buluşma sözü vermişlerdi. 6ay sonra buluşup buluşmadıkları kocaman bir soru işaretiydi. Bu sorunun cevabını, Richard Linklater tam 9 yıl sonra veriyor. Film'de gerçek hayattaki gibi 9yıl sonrasını gösteriyor bizlere. Yıl 2004 ve Jesse, dünya çapında tanınan bir yazar olmuş ve yeni kitabının tanıtımı için Paris'i seçmiştir. Çünkü, kitabın hikayesi; trende tanıştığı Fransız kızla alakalıdır ve o Fransız kız hepimizin tahmin ettiği üzere Celine'den başkası değildir. Ve Jesse'inde beklediği olur ve imza gününün olduğu kitapçıya Celine gelir. Akşam Jesse'in uçağı olduğundan, onlara ayrılmış bir kaç saati dolu dolu geçirmek isterler. Ve can alıcı noktaya gelinir, kimin 6ay sonra Viyana'ya gelmediğine. Jesse tren istasyonuna gittiğini ve Celine'i göremediğini itiraf eder. Celine o gün büyükannesi öldüğünden orada olmadığını açıklar.İlk filmden alıştığımız üzere, bu filmde de iki oyuncunun diyalogları ağırlıkta. Çok zekice ve zaman zaman mizah unsurları ile kaplanmış diyaloglar yine çok ilgi çekici. İnsan ilişkilerinin doğasına çok derin bir bakış atan yönetmen, yine çok başarılı bir iş çıkarmış. Filmin sonunda bu seferde bir muallak bırakılıyor, Jesse, Celine'in evindeyken uçağı kaçırıyor ama aşklarının devam edip etmiyeceğine dair bir işaret bırakılmıyor. 9 yıl, bir devam filmi için çok uzun bir zaman gibi görülse bile, film ilerledikçe yönetmenin neden bu kadar uzun bir süre beklediğini anlıyoruz. Yıllar geçmiş olsa da, büyü sürmüş ve karakterlerimizle birlikte diyaloglar da büyümüş, daha gerçekçi ve samimi bir hava yaratılmış. Kesinlikle, izlenmesi gereken, aşkı ve insan psikolojisini irdeleyen bir romatik-komedi, tavsiyemdir, iyi seyirler...


p.s: Film'in başrol oyuncularından Julie Delpy'i daha sonraları yönetmenlik koltuğuna oturmuştur. Ve ilk uzun metrajlı filmi, Paris'te İki Gün'de inanılmaz bir şekilde bu seriden etkilendiğini görüyorsunuz. Karakterler ve hikayeler aynı olmasada, işleniş biçimi ve diyalaog yoğunluğu birbirine çok yakın.

imdb puanı: 8.0

Hiç yorum yok: