Güneşi Gördüm, filminin 2010 Oscar Ödüllerine Türkiye'nin aday adayı olarak gönderilmesi aslında beni pek şaşırtmadı. Son dönemlerde ki politik ve siyasal gelişmeler eşliğinde gerçekleşen bir sonuç gibi gözüküyor. Çok daha başarılı filmler varken, örneğin; Sonbahar (Özcan Alper), 11'e 10kala(Pelin Esmer) veya Kıskanmak(Demirkubuz), aşırı dram ağıyla örülmüş ve klişelerle kaplı bir film aday gösterildi anlamak güç. Ayrıca biraz da filmin yönetmeni Mahsun Kırmızıgül'den bahsetmek istiyorum, hiçbir entellektüel altyapısı olmayan ve oyunculuk kariyeri bile basit tv dizilerinden oluşan bir kişinin bir kaç yıl içinde bu kadar büyük bütçeli filmleri çekecek kapasiteye nasıl geldiği meçhul? Daha, 3 veya 4yıl önce Şeysellerde sarışın bir güzelle Sarı Sarı gibi saçma şarkıya klip çeken, bu arkadaş değilmiydi? Benim derdim, filmin içeriği ile ilgili değil, bu ülke yıllardır bu iç savaş'dan çok çekti, Türkiye'nin her yerindeki insanlar çok acı çekti. Ama, 'Norveç güzel ülke oraya giden yırtar abi' miti ve İstanbul'a gelen ayvayı yer nidaları çok da abartılı bir şekilde anlatılmış bence. Ya da her eşcinselin, İstanbula gelince Travesti olması klişesi. Dediğim gibi benim hoşuma gitmemişti film. Benim adayım muhteşem görsel öğeleri ve gerçekçi konusu ile Sonbahar, ama nerde onu aday çıkartıcak yürek???
The Apprentice: Adam Kazandı
3 hafta önce
6 yorum:
güzel yazı olmuş tebrikler.katılmamak elde değil.güneşi gördüm oscar adayı olacak kadar iyi bir film mi?sanmıyorum.en büyük aday sonbahar olmalıydı...
kırmızıgül'ün ilk filmini izlemedim ancak her ikisinin de gişedeki başarısı oyuncu kadrosuna dayalıdır. bu ülkede ne tür filmlerin gişede başarı yakaladığını ve başarının formülizasyonunu, sadece farkında olan seyirciler (genel nüfusta azınlık sayılır) ve yapımcılar biliyor. o yüzden iyi yediriyorlar insanlara filmleri.
ayrıca kırmızıgül son dönemde sermaye basını tarafından da iyi pompalıyor. ikinci bir yılmaz güney olma nitelemesi de buna örnek gösterilebilir.
yalnız o klipteki sarujun da çok fenaydı ya :)
"Sonbahar" gibi görüntü ve içeriğiyle oscar adayı olmayı hakeden bir film varken neden "Güneşi gördüm" filmi sinema dalında dünyanın en prestijli akademi ödülü için aday adayı gösterilir anlamak zor.Yönetmenlik geçmişi basit klipler ile sınırlı bu kişinin Türkiye ve Yurdışındaki türk halkından bukadar prim görmüş olması, gişe yapıyor olması onun aday adayı olması için geçerli bir neden mi? Ben ozaman diyorum ki "Güneşi gördüm" filmi aday olacağına " Recep İvedik" aday olsun.M.K'ın aksine en azından yönetmenin full time işi bu değil mi??.Benim asıl anlamadım şu ki dünya çapında verilen bu tarz büyük ödüllere neden hep Türkiye'nin siyasi yapısını eleştiren projeler layık görülür ve ödülle ülkelerine döner??
Kesinlikle katılıyorum, bu olsa olsa Türkiye'nin Oscar Açılımı'dır heralde:)
Mahsun Kırmızıgül'ün her iki filmini de izledim. Bence varoşların türkücüsü olarak ünlenen bir adam, DOĞRU PAZARLAMA TAKTİKLERİ ile allanıp pullanıp karşımıza ancak bu kadar iyi bir kurgu ile Yönetmen olarak çıkarılabilirdi!
İlk filminde de olduğu gibi, toplumun zerzenişlerini iyi bir acitasyon kurgusu ile ciddi gişe rakamları elde edecek kadar yankı uyandıran "Güneşi Gördüm" filmi ile de sergiledi. Kürt açılımlarının konuşulduğu bir Türkiye gündemin de bu film ile Oscar'a aday olması aslında çok ta şaşılmaması gereken bir sonuç. Politik görüşler Sanat'a alet edildiği sürece yanlış seçimlerin aday olduğu nice Oscar'lar göreceğimizi düşünüyom.
harika bi yazı olmuş tebrik ederim.Sonbahar gibi bi film dururken güneşi gördümü seçmek tamamen mantıkdışı bi harekettir.İşte sinema anlayışımız komik bir durum gerçekten.Bu arada mahsun kırmızıgülün yılmaz güneye benzetilmesi yılmaz güneyin kendisine ve emeklerine haksızlıktır diye düşünüyorum.
Yorum Gönder